Bu ayeti okurken düşünmüyorsan yazıklar olsun! / Kerem Önder
YouTube Viewers YouTube Viewers
739K subscribers
69,613 views
0

 Published On Dec 22, 2021

اِنَّ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ لَاٰيَاتٍ لِاُو۬لِي الْاَلْبَابِۚ
“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde
selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.” Âli İmran 190

الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı
üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız.
Bizi ateş azabından koru” derler.” Âli İmran 191


“Bil ki Kur'ân-ı Kerim'in maksadı, kalbleri ve ruhları yaratıklarla meşgul olmaktan kurtarıp yaratıcıyı bilme
deryasında garkolmaya götürmektir.
Ibn Ömer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: "Hazret-i Aişe'ye, "Allah'ın Resulünden gördüğün en şaşırtıcı ve hayret
verici şeyi bana söyle" dedim de, o hemen ağlamaya başlayıp, epeyce ağladıktan sonra, "O'nun hangi işi hayranlık
ve hayret verici değildi ki! Meselâ O, benim sıram olan bir gece bana geldi ve yatağa girdi, hatta bana iyice
sokuldu. Sonra bana, "Ey Âişe, bu gece Rabbime ibâdet etmeme izin verir misin?" dedi. Ben de, "Ya Resulallah! senin,
Allah'a iyice yaklaşmanı ve isteğinin yerine gelmesini ben de arzu ederim. Sana müsâade ediyorum" dedim. Bunun
üzerine o, odadaki su kabına gitti, ondan az bir su ile abdest alıp namaza durdu ve Kur'ân'dan bir parça okudu.
Derken ağlamaya başladı. Sonra ellerini kaldırıp yine ağladı. Hatta göz yaşlarının yeri ıslattığım gördüm. Bilâl, sabah
namazı vaktinin girdiğini O'na haber vermek için geldiğinde O'nu ağlar buldu ve "Ya Resulallah, Cenâb-ı Hak gelmişgeçmiş bütün günahlarını affetmiş olduğu halde sen de mi ağlıyorsun?" dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem): "Ey Bilal şükreden bir kul olmayayım mı?" dedi. Daha sonra da: "Allah, bu gece âyetini
indirmiş olduğu halde, nasıl ağlamayayım" dedi ve "Bu âyeti okuyup da, bunun üzerinde düşünmeyen kimseye
yazıklar olsun" diye ilâve etti." Yine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: "Bu âyeti İki çenesi
arasında telaffuz edip de, üzerinde düşünmeyen kimseye yazıklar olsun" dediği rivayet edilmiştir.
Hazret-i Ali (radıyallahü anh)'nin, "Hazret-i Peygamber, gece namaza kalktığı zaman dişlerini misvaklar, sonra
gökyüzüne bakarak, "Gerçekten gökler ile yerin yaratılışında…" derdi" dediği rivayet edilmiştir.
Hikâye edildiğine göre İsrailoğullarından bir adam, Cenâb-ı Allah'a otuz yıl ibâdet ettiği zaman, bir bulut ona
devamlı gölge yapardı. Fakat onlardan bir genç bu kadar müddet Allah'a ibâdet ettiği halde, onu böyle bir bulut
gölgelemedi. Bunun üzerine annesi ona, "Belki de, bu müddet içerisinde senden bir ihmal sâdır olmuştur" deyince
o genç, "Böyle birşey hatırlamıyorum" dedi. Annesi, "Belki de gökyüzüne bakışlarının birinde bundan ibret
almadın" deyince o, "Evet" dedi. Bunun üzerine Kadın: "İşte başına gelen bundandır" dedi.
Bil ki Allahü teâlâ, insanları kendisini zikretmeye teşvik etmiştir. İş tefekküre dayanınca, Allah, zâtını tefekküre
değil göklerin ve yerin hallerini tefekküre teşvik etmiştir. Bu âyet doğrultusunda, Hazret-i Peygamber (sallallahü
aleyhi ve sellem) de: "Yaratılmışlar üzerinde tefekkür edin, fakat Yaratan üzerinde tefekkür etmeyin" Keşfu'l-Hafâ,
1/311. buyurmuştur. Bunun sebebi şudur: Yaratılmışlar ile yaratana istidlalin mümâselet vasfı üzere olması mümkin
değildir, ancak muhalefet vasfı üzere olması mümkindir. (Yani mahlukların özellikleri tesbit edilip Allah'ın bu
sıfatlardan münezzeh olduğu sonucu çıkarılır.) Bundan dolayı biz bu mahsûsat (madde) aleminin hadis (sonradan)
oluşu ile, Yaratıcının kıdemine (ebedi ve ezeli oluşuna); madde âleminin kemiyet, keyfiyet ve şekilleri ile de
yaratıcının kemiyet, keyfiyet ve şekilden beri olduğuna istidlal ederiz. Yine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve
sellem)'in, "Kendini tanıyan, Rabb'ini de tanır" Keşfu'l-Hafâ, 2/262. hadisi, "Kendisinin sonradan olduğunu bilen,
Rabb'inin kadîm olduğunu; kendisinin "mümkin" bir varlık olduğunu anlayan, Rabb'inin vâcibu'l-vücud olduğunu
ve kendisinin muhtaç olduğunu idrâk eden, Rabb'inin herşeyden müstağni olduğunu anlar" manasındadır.


Web / https://keremonder.com
Facebook /   / kereminden  
Instagram /   / kerem_onder  
Instagram /   / ihramcizaderesmi  
Twitter /   / keremonder1  
Podcast / https://anchor.fm/keremonder

din,ilim,fıkıh,dini videolar,sohbet,sohbetler,dini sohbetler,kerem önder,kerem önder hoca,tefsir,Allah,ilim yayma,ihramcızade,ihramcızade ilim yayma,

show more

Share/Embed