O saflar halinde dizilenler biziz | Saffat Suresi - Ali Turan
fussilet Kuran Merkezi fussilet Kuran Merkezi
2.35M subscribers
134,305 views
0

 Published On Nov 23, 2022

fussilet Kuran Merkezi Saffat Suresi - Ali Turan @fussiletKuranMerkezi Mekke döneminde inen Saffat Suresi 182 ayettir. Sure adını ilk ayette geçen "es-saffat" kelimesinden almaktadır. Saffat, sıra sıra dizilenler, saflar halinde duranlar anlamına gelmektedir. Surede melekler, cinler, kıyamet ve ahiret gibi konulardan bahsedilmekle beraber Nuh, İbrahim, İsmail, İshak, Musa, Harun, İlyas, Lut ve Yunus peygamber kıssalarına yer verilmiştir.

ANA SAYFA
   / fussiletkuranmerkezi  
VİDEOLAR
youtube.com/fussiletKuranMerkezi/videos
OYNATMA LİSTELERİ
youtube.com/fussiletKuranMerkezi/play...
SHORTS
youtube.com/fussiletKuranMerkezi/shorts
KATIL
youtube.com/fussiletKuranMerkezi/join
TOPLULUK
youtube.com/fussiletKuranMerkezi/comm...
HAKKINDA
youtube.com/fussiletKuranMerkezi/about

Saffat Suresi
Andolsun saf saf dizilenlere.
Haykırıp sürükleyenlere.
O zikir okuyanlara.
Ki, sizin ilahınız bir tek İlahtır.
O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Bütün doğuların da Rabbidir.
Biz o yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsleyip donattık.
Ve onu, her inatçı ve asi şeytandan koruduk.
O şeytanlar, melekler topluluğunun kelamını dinleyemezler, her taraftan kovulup atılırlar.
Uzaklaştırılırlar. Ve onlar için kesintisiz bir azap vardır.
Ancak kulak hırsızlığıyla bir şey kapan olursa, onu da delip geçen bir alev izler.
Şimdi sen onlara sor: “Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı?” Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.
Hayır, sen şaşırıp kaldın, onlarsa alay edip duruyorlar.
Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar.
Bir mucize gördükleri zaman onu alaya alıyorlar.
Ve diyorlar ki: “Bu bir büyüden başka bir şey değildir.”
“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?”
“Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?”
De ki: “Evet, hem de siz aşağılanmış kimseler olarak diriltileceksiniz.”
O ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsınız ki hepsi dirilmiş, etraflarına bakınıyorlar.
Şöyle diyecekler: “Eyvah bizlere! İşte bu din günüdür.”
Onlara, “İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür” denilir.
Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve taptıklarını bir araya getirip toplayın.”
“Allah’tan başka taptıklarını. Hepsine cehennemin yolunu gösterin.”
“Ve onları durdurun! Çünkü onlar, sorguya çekileceklerdir.”
Onlara: “Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?” denilir.
Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir.
Birbirlerine dönüp sorarlar.
Şöyle derler: “Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.”
Diğerleri de onlara şöyle derler: “Hayır, siz zaten mü’min kimseler değildiniz.”
“Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Fakat siz azmış bir kavimdiniz.”
“Artık Rabbimizin sözü bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.”
“Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik.”
Artık onlar o gün azapta ortaktırlar.
İşte biz suçlulara böyle yaparız.
Çünkü onlar, kendilerine, “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur” denildiği zaman, inanmayıp büyüklük taslıyorlardı.
“Biz, deli bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı.
Hayır, öyle değil. O, hakkı getirmiş, bütün peygamberleri de tasdik etmiştir.
Elbette siz o acı azabı tadacaksınız.
Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız.
Ancak Allah’ın hâlis kulları başka.
İşte onlar için belli bir rızık vardır.
Türlü meyveler kendilerine ikram edilmektedir.
Naim cennetlerinde.
Tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar.
Çevrelerinde pınarlardan doldurulmuş kadehler dolaştırılır.
Bembeyaz, içenlere lezzet sunan kadehler.
Onda ne bir sersemletme vardır ne de ondan dolayı sarhoş olurlar.
Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır.
Sanki onlar, saklı bir yumurta gibidirler.
Derken birbirlerine yönelip sorarlar.
İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.”
Derdi ki: “Sen gerçekten inananlardan mısın?”
“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?”
Konuşan o kimse, yanındakilere, “Şimdi onun ne hâlde olduğunu biliyor musunuz?” der.
Derken bakar ve onu cehennemin ortasında görür.
Ona şöyle der: “Allah’a andolsun, neredeyse beni de helâk edecektin.”
“Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum.”
“Nasıl, biz ölmeyecek miymişiz?”
“İlk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?”
İşte bu büyük kurtuluştur.
Çalışanlar işte böyle bir kurtuluş için çalışsınlar.
Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?... Surenin devamı için videoyu izleyebilirsiniz.


Tüm dünyanın izlediği Türkiye'nin en büyük Kur'an-ı Kerim platformu fussilet Kuran Merkezi tarafından hazırlanan mealli Kur'an videolarıyla Kur'an-ı Kerim'i bambaşka şekilde okuyun!

Başarımız Allah'ın yardımı iledir.

#fussiletKuranMerkezi

fussilet Kuran Merkezi orijinal içeriğidir.

show more

Share/Embed